
İsmim İbrahim YILDIZ polis memuru olarak görev yaparken çalıştığım kadroda tanıdığım ve fetöcü olmayan bir çok polise kumpas kurularak soruşturma açılmıştı.
Bu vatanın bir evladı olarak ve Müslüman olarak buna tahammül etmek ve seyirci kalmam imkansızdı, tepkilerimi dile getirmek için çalmadığım kapı kalmadı, valisinden tut emniyet genel müdürlüğü TEM daire başkanlığına kadar gidip bilgi verdim.
Ama bürokrasiyi işgal eden bu terör örgütü İle müracaatlarımda hiç bir sonuç alamadım üstüne üstlük, Yargı müracaatlarımızda bu terör örgütün faaliyetleri ile alakalı onlarca suç unsuru ve belge mevcut iken savcıların takipsizlik vermeleri ayrı bir skandal, buda yetmez gibi FETÖCÜ bürokratlar size yargı bağlantıları İle birlikte kumpas kurarak sizi kamu görevlisine hakaretten dava edip hakkınızdan istediği kararı çıkarıp yargılıyorlar.
Eğer siz birine fetö örgüt mensubu diyorsanız bu hakaret sayılıyor, elinizdeki delil ve belgelere bakılmıyor!!
Gelelim mahkeme sürecine hukukun üstünlüğünü tanımayan bu bürokrat, hakim ve savcılar kendini hukuku tahsis etmiş gibi göstererek hukuku katlediyorlar, nasıl mı?
02-02-2021 günü MALATYA adliyesinde 9. Asliye ceza mahkemesine öğleden önce çıkarıldım. Hukuken kollukta ve savcılıkta her hangi bir ifadem mevcut değil iken mahkemeye çıkarıldım.
Hakime hanım bana sordu, sen bu emniyet müdürüne fetöcü dedin mi! Kripto dedin mi? İnsanlara kumpas kuruyor dedin mi? Emrindeki memurlara mobing uyguluyor dedin mi? Hepsinin cevabı evet.
Kendimi savunmaya başlayınca “BENİM SENİ DİNLEYECEK VAKTİM YOK” diyerek beni salonda çıkardı ve bende mahkemenize yazılı ifade vermek istiyorum dedim.
Aynı gün öğleden sonra Burdur Cumhuriyet savcılığına segbis İle bağlanarak ifade verdim, usulen önce savcılığa sonra mahkemeye çıkarılmanız gerekirken beni önce mahkemeye sonra savcılığa çıkardılar ve savcılıkta verdiğim ifade İle evrak üzerindeki yazan ifadenin eksik yazıldığını gördüm ve imzalayarak aldım, alırken amacım davacı olarak mahkemeye tekrar müracaat etmekti, dilekçe ile kamera kayıtlarını talep ettim ve Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca dilekçem alınmadı, posta yolu İle göndermek zorunda kaldım ve aynı şekilde Cimer ve adalet bakanlığına posta yolu İle müracaat ettim, ama gelen cevap sadece adliye koridoru görüntüleri olup silindiğini iddia ediyorlardı, nasıl olduysa adliye koridorlarındaki görüntüler silinmemişti.
Daha sonradan E-DEVLET’ den gördüklerim tamamen bir yargısız infazdı, ıslak imzamın olmadığı ve mahkemenin tanzim ettiği tutanaklar aynen şöyleydi.
Sanığa soruldu Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ediyormusun, sanık evet dedi, oysaki bana böyle bir soru sorulmadı!!
Sanığa soruldu, ek süre talep ediyor musun denildi, sanık hayır dedi, oysa ki bana böyle bir soru sorulmadı!
Sanığa soruldu, ifadenize ekleyecek bir şeyiniz var mı denildi ve sanık hayır önceki vermiş olduğum ifadelerim aynen geçerlidir dedi.
Oysaki bana böyle bir soru sorulmadı ve daha önceden kolluk veya savcılıkta verilmiş hiç bir ifadem mevcut değildi!!
Tamamen ANAYASAL bir hak olan savunma hakkı tanınmadı ve savunma hakkım ihlal edildi, ve nasıl olduysa mahkeme tutanağına mahkemenize yazılı ifade vermek istiyorum ibaresi geçirilmiş bu hakkımda tanınmayarak bir gün sonra jet hızıyla mahkeme karar vermişti Ağır Ceza mahkemesine yaptığım itirazda rededilmişti, karşı tarafta tatmin olmamıştı ki itiraz etmiş ve rededilmişti, belliki birileri hem sindirmeye hemde susturmaya çalışıyordu.
FATİH SULTAN MEHMET HANIN SÖZÜ!!!
Evet maalesef o büyük devlet adamının sözü gerçek oldu.
AKLI ÖLDÜRÜSEN, AHLAKDA ÜLÜR.AKIL VE AHLAK ÖLDÜĞÜNDE, MİLLET BÖLÜNÜR.
KADI’YI SATIN ALDIĞIN GÜN, ADALET ÖLÜR.
ADALETİ ÖLDÜRDÜĞÜN GÜN, DEVLETTE ÖLÜR.
Yıllardır fetö İle mücadele eden ve maruz kaldığım komplo, infaz girişimleri, mobing ve tehditler sonucunda bu uğurda polislik mesleğimi bırakmak zorunda kaldım ve ailemin dağılmasını sağlayan, defalarca akıl hastanelerine ve psikiyatri servislerine sevk edilen, yılmayan pes etmeyen, fetö İle mücadele geri adım atmayan biri olarak geldiğim noktada FETÖ İle mücadelenin hakkaniyet İle yapılmadığını ve bürokrasi ve siyasi kanadın kollandığını, söylemeden yapamayacağım, kalbinde Allah korkusu olmayanların iman Sahibi olduğu düşünülemez, hele de hukuku tahsis etmek zorunda olanların buna seyirci kalması ve bir yandan da bu hukuksuzluğa seyirci kalmaları FETÖNÜN yargı ve emniyetteki gücünün belirtisidir.
Ne yazık ki her HZ Ömer’in adalettinden zerre kadar nasibini almayanların adalet ve İslamiyetten bahsetmeleri mümkün değildir!!!
Yaşadığımız hayatı bizlere zehir eden ve FETÖNÜN pisliğini kapatmaya çalışanlara karşı seyirci kalınmaktadır, bu tavırları sergileyen kendi kurumumdaki bürokratlara, yargıda hukuksuz davranan hukuk adamlarına, devleti yönetmek için vekil tayin ettiğimiz ve bu hukuksuzluğa susan vekillere,bu ihaneti Türk milletine miras bırakanlara, ihanet içinde olan fetöcü ve fetöcülere destek verenlere hakkım helal değildir.
Sayın Cumhurbaşkanım siz herzaman şu cümleyi kullanırsınız “MÜDDEİ İDDASINI İSPATLA MÜKELLEFTİR” ama maalesef iddiamızı mahkeme huzurunda ispat etme şansı vermiyorlar.
Burdan çok sevdiğim sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ‘a seslenmek istiyorum. Siz bu milletin başkomutanı olarak 15 Temmuz da emir verdiniz, dik durun dediniz, FETÖ mensuplarını ihbar edin dediniz, at izini İT izine karıştırıyorlar dediniz, 15 Temmuz öncesi ve sonrası FETÖCÜLERİ ihbar eden herkese şu an İFTİRA ve hakaret davaları açılmakta be bu şekilde fetö İle mücadele edenler bertaraf edilmekte kumpaslara maruz kalmakta, FETÖ böylelikle sizin Türk milletinden aldığınız gücü kırmaya çalışmakta ve bürokratik darbe gerçekleştirmektedir.
Allah rızası için 15 TEMMUZ da HAİN darbe girişimine karşı göğsünü HAİN fetöcülere siper eden bu millete sahip çıkın!!!
Ben FETÖNÜN zulmüne maruz kalmış eski bir istihbarat polisi olarak kanımın son damlasına kadar yanınızda olacağımı size her şeyi rapor ermiştim.
Şu an geldiğim noktadaki çaresizliğin nedeni Devletimizin bizlerin sesini duymamasındandır.
Artık yaşayacak ve hayata tutunacak gücümüz kalmadı!!!
FETÖNÜN YAPTIĞI BU ZULME SEYİRCİ KALMAYIN!!!