
Onun dediği günden üç gün önce ben, Hacı Yılmaz ve mollayla Hacı Yılmazın ilk hizmet arkadaşları olan Saadettin Büte, Yaşar Dikmen ve Celal Aşçı ile birlikte Muşa gittik. Molla kendisinin hakim, savcı ve jürisi olduğu bir mahkeme kurmuş çocukça hareket ediyor ve bizden itiaat istiyor. Örneğin ders yaptığı dershaneyi kapatacaksın ve Merter de talebesi olan Abdulmennan Özmenin dersine gideceksin, benden izinsiz seyahat etmeyeceksin, ben istersem evini İstanbul’dan başka yere nakil edeceksin gibi akla, ahlaka ve arkadaşlığa sığmayacak davranışlar. Epeyce konuştuk fakat o bunda ısrarcı olunca, Hacı Yılmaz ayağa kalktı ve ben köle değilim dedi, çıkıp gitti. Zaten yapacağı başka bir şeyi yoktu.
Orada kalanlar ben, molla, Celal Aşçı, Sadettin Büte, Yaşar Dikmen, Abdulhak Akpolat ve Ali Can Özmen. Hacı Yılmaz çıkar çıkmaz ben mollaya yanlış yaptığını bunun kabul edilemeyeceğini söyledim, cevabı şu oldu, ben asla geri adım atmam, her şeyi tasarladığı belliydi. Artık işi kafasında bitirmişti ve o çıkar çımaz Mustafa Kaplanın gayrı memnunlar dediği üç arkadaşından biri olan Sadettin Büte Hacı Yılmazla artık görüşmeyeceğini söyledi, diğerleri bizde görüşmeyiz dediler. Halbuki bir gün öncesi mollanın kesin haksız olduğunu Hacı Yılmaza karşı davranışının insani olmadığını söyleyip duruyorlardı, özellikle Celal Aşçı ateş püskürüyordu. Kısaca iki yüzlülük gırlaydı. Ertesi gün uçakla İstanbula dönüş yolunda aynı adamlar Hacı Yılmaza hakkını helal et değip durdular.
Biz İstanbula geldikten sonra bizim bir zamanlar ders yaptığımız mekanlar artık dedikodu merkezi haline gelmişti. Sürekli olarak insanlar bizim aleyhimize kışkırtılıyordu. Yaklaşık bir ay sonra 17 – 25 aralık yargı darbesi girişimi oldu, molla bunu fırsat bildi ve hemen bizlere FETÖ cü iftirasını attı onlarca insanı Muş’a ayağına çağırdı herkese bizim fetöcü olduğumuzu elinde deliller olduğunu hatta çok yakında ABD ye gidiş gelişimizin uçak biletlerine kadar göstereceğini söylemiş. Tabi gösteremeyince haliyle bazı insanlar delil sormuş, soranlara eline geçirdiği şeyleri hatta su bardağı fırlatmış.
Bu arada Kaplan, Ateş, Bozgeyik, Sadettin, Yaşar, Celal, Kutlu, Sami, Hasan Basri, Yücel, ve daha birçok kişiyi vazifelendirip bizim Fetöcü olduğumuz konusunda muhtelif kişileri ikna turuna çıkarıyor. Buna mukabil bizde bu iddialara karşı bir yazı yayınladık ve kendisini ispata davet ettik. İspata yanaşmadığı gibi yüzleşmeye bile cesaret edemedi, onun yerine Ağustos 2014 tarihinde Türkiye çapında bütün cemaatini Yayınevinin o tarihte Bayrampaşa daki merkezinde toplayarak iftirasını savunmakla beraber, namus haricinde iftiranın suç olmadığını, ister şeriat, ister medeni mahkeme olsun hakimin vereceği herhangi bir ceza olmadığını beyan ediyor. Sizin anlayacağınız hem Allah’ın dinine hem Tc kanunlarına iftira ediyor, sadece haklı çıkmak için. Bu konuşmayı kimse inkar etmesin kendilerinin YouTube yayınladığı ses kaydı elimizde.
İşin enteresan tarafı orada cemaatın itibar ettiği bütün mollalar varmış, Molla Abdulmennan, Molla Abdulhak, Molla Alican, Molla Lütfü, Molla Muhammed Emin, Molla Muhammed’lar, Molla Abdulbaki, oğlu Molla Fatih ve başta Sadettin, Yaşar, Celal gibi büyük abiler, kısaca mollanın heyeti ilmiyesi. Bu zevatın hepsi ve güya yıllardır Risale-i Nur okuyanlar, akşamları İhlas dersi verenler ise tasdik ediyorlar. 14 Aralık 2014 tarihinde benim şikayetimle komuoyunda Tahşiyecilere kumpas olarak bilinen operasyonun patlak vermesiyle ne yapacağını şaşırdı çünkü Fetöcü iftirası attığı bizler Fetö örgütünün çökmesine sebep olmuştuk.
Ve bu sefer devleti üzerimize salmak için kendisinin yazdığı bir dilekçeyi Malatyalı embesil bir fıçıcının marifetiyle İstanbul Emniyet müdürlüğüne gönderdi, baştan sona düzmece ve saçma sapan bilgilerle doluydu, üstelik bizi hapisten kurtarmak için çırpınan Avukatı dahil etmişti, birde Üstadın talebelerinden Merhum Ahmet Aytimur ve Abdullah Yeğin abileride yanımıza katmıştı. Bilahare Mustafa Kaplan defalarca aynı minvalde iftira dilekçelerini bin bir umutla mahkemelere verip durdu.
Devam edecek..
TAHŞİYE YAYINLARI SAHİBİ
FETÖ KUMPASLARI MAĞDURU
MEHMET NURİ TURAN