
Mehmet Suçıkaran
Rezzan Tonçer
Batuhan Aydemir
Abdullah Akgün
Mert Yeşilyurt
Efe Akyaman
Ayhan Yiğit
Muhammed Erdem Bozkurt
Evet; Daha niceleri… Görgü Tanığı Olarak Kamuoyuna İlan Edip Uyardılar :
…..
25 Mart 2009..
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzereyken içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen(!) bir nedenle düşüyor.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasından 5 gün sonra 30 Mart 2009’da elebaşı Fetullah Gülen, örgüte ait “herkul.org” isimli internet sitesinde “Alperen ve Liyakat” başlıklı bir konuşma yayımladı. Gülen’in, “Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz. Bir perşembe akşamı vefat edersiniz, bir cuma günü cenazenize ulaşırlar.” şeklinde konuşması, suikastı itiraf ettiğine işaret olarak değerlendirildi.
Feto elebaşı, Muhsin Yazıcıoğlu suikastı için gerekli itirafı yapmıştı.(1) Bunu not edin..
Devam ediyoruz.
…
Kadir Mısıroğlu televizyonda yapmış olduğu bir konuşmasında şöyle diyor: “Amerikalılar, Said Nursi’nin Vefatından sonra Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi Mustafa Sungur’a, bizle çalış seni tüm cemaatlerin başına geçirelim düşüncesini çeşitli vasıtalarla iletmeye çalışıyorlar. Sungur abi ŞİDDETLE RED EDİYOR. Bediüzzaman hazretlerinden görmediği hiçbir şeyi yapmayacağını ifade ediyor. Bunun üzerine bana( Kadir Mısıroğlu’na) geldiler. Bendende hayır cevabını almaları üzerine Fethullah Gülen’e gittiler. Ondan sonra kimseye gitmediler. (2)
Amerika, 1960’a kadar kendi yetiştirdiği elemanları devletin üst kademelerine yerleştirmiş, Amerikaya bağımlı bir MİT, Amerika’ya bağımlı bir askeri sistem oluşturmuştur. Hatta bu sisteme karşı gelen Bediüzzamanın ömrü hapishanelerde ve sürgünlerde geçmiştir. Nitekim 27 Mayıs 1960 yılında derin gladyocular tarafından ülkenin seçilmiş iktidarına darbe yapılmış, Amerika’nın yetiştirdikleri ülkeyi tekrardan ele geçirmiştir. Amerika artık askeri kanattan daha ziyade başarılı olacağı bir alana hükmetmek istemiştir. DİN…
General William Ewvart Gladstone “Türklerin elinden Kurân-ı Kerimi almadıkça onları yenemeyiz”(3) diyerek, İslam devletlerini yenmenin tek yolunun kuranı onların elinden almak olduğunu ifade etmiştir. Bu sırrı bilen Amerika ve üst akıl “Fetulah Gülen adlı Fetö elebaşını keşfetmiş ve amaçları doğrultusunda sahaya sürmüştür. Nitekim Graham Fuller ve Feto elebaşının yakınlığı da fetullahcı terör örgütünün hızla büyümesine sebep olmuştur. Feto örgütünün hızla büyümesinin önünde bir engel vardır. “Risale-i Nur’u okuyan Nurcular ve Bediüzzaman Hazretlerinin Mutlak vekilleri”
Feto elebaşı, Said Nursi hazretlerinin yazdığı Risale-i Nur eserlerini bu sebeple orijinal halinden sahteleştirmeye çabasına girmiştir. Mustafa Sungur, Hüsnü Bayramoğlu, Said Özdemir, Abdullah Yeğin gibi Said Nursi Hazretlerinin talebeleri defalarca fetö ele başını bu konuda uyarmıştır.
Feto örgütü defalarca uyarılmasına rağmen yaptıkları bu tahribat hareketinden vazgeçmemiştir. 17-25 aralık süreci, Mit tırları krizi, dersane meselelerinde çok önce Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi Sungur abi bir videolu paylaşımda “her kim bu ihaneti yapıyorsa Allah onların ellerini kırsın.. Yazıklar olsun.. Böyle olmamalıydı” diyerek Fetö ele başına beddua etmiştir.
Bu bedduadan sonra Sungur ağabey organ yetmezliği sebebiyle vefat etmiştir. Vefatı halen daha araştırma konusudur. Metin Külünk Beyefendi Sungur abinin feto tarafından öldürtülmüş olabileceği ihtimalinden bahsetmiştir. Son yapılan araştırmalar bu ihtimalin kuvvetle muhtemel doğru olduğunu göstermiştir. Fetö elebaşı “Bu meseleye karışmayınız canlarınızdan olmayınız” diyerek ağabeyleri tehdit etmiştir.
Devam ediyoruz.
09 Nisan 2020
Fatih Yağcı twitter hesabında “Eğer “Ben Üstadın vekiliyim, şuyum, buyum.. bundan sonra beni dinleyiniz diye bir söz benden duyarsanız Dr. Macit ile Dr. Mehmet Akay’a vasiyet ettim. Bir iğne vurun, öldürün.. katil olmazsınız. Hakkımı helal ediyorum.” twitini paylaşıyoruz.
Burada Zübeyir Ağabeyden “doğru olmayan” bir hatıra naklediyor.
Zira Zübeyir abi, Şeriata muhalif olarak “beni öldürün katil olmazsınız” fetvası veriyor.
Aba altından sopa gösterme tabiri vardır bilirsiniz. Şuan Bediüzzaman Hazretlerinin yaşayan talebesi kimdir? Hüsnü Bayramoğlu ağabey. Şuan Bediüzzaman hazretlerinin yaşayan son mutlak vekili kimdir? Hüsnü Bayramoğlu. Peki “can alıcı” noktaya geliyorum. Muhsin Yazıcıoğlu için bir perşembe ölürsünüz bir cuma gömülürsünüz diyen feto’nun cümlesine ne kadar da çok benziyor değil mi?
Fatih Yağcı, sen kimi tehdit ediyorsun?
…
Nedir Bu sözler Köşkü meselesi?
Sözler Köşkünde yıllarca kaldık. Köşke girmeden önce, Mert Yeşilyurt Ak Parti Bornova Lise başkanlığı yapıyordu, Rezzan Tonçer bir işletmede çalışıyordu, Mehmet Suçıkaran Hafızlık yapıyordu, Abdullah Akgün Diyarbakır’da terör örgütlerine karşı aktif mücadele ediyor gençleri terör örgütlerinden uzak tutuyordu, Batuhan, Efe öğrenciydiler. Yani her birimizin farklı işleri vardı.
Her birimiz aynı dönem içinde farklı zamanlarda Sözler Köşkü’ne gittik. O dönemlerde Sözler Köşkü müspet görünüyordu. Hatta Fatih Yağcı 8 Haziran 2013’de paylaştığı bir gönderide aynen şöyle diyor : “Üstad hazretleri ölümünden sonrası için VARİS ve VEKİLLER bırakmıştır. Eğer Bediüzzaman ÜSTADIMIZ ise, bize varis bıraktığı ağabeyleri dinlememiz gerekmez mi?” İşte 2013 Yılında Varis ağabeyleri dinlememiz gerekiyor diyen bir Fatih Yağcı’dan, 2020 Yılında varis ağabeyleri tehdit eden bir Fatih Yağcıya geçen bir serüveni anlatacağız. Aslında 2013 yılında ki Fatih Yağcı gelse, 2020 yılında ki Fatih Yağcıya şunları diyecektir “Fatih ne yapıyorsun? Neden kendinle çelişiyorsun? Sen değil miydin Vekil Varis ağabeyleri dinlememiz gerekiyor diyen, neden şimdi böyle yapıyorsun”
Devam Edelim…
Köşke gitgellerimiz arttıkça “Hakiki bir müslüman siyaset yapamaz, siyaseti zaten herkes yapar, biz iman hizmetinde bulunmalıyız” gibi telkinlerde bulunuyordu. Nitekim yaptığımız işin gerçekten doğru olduğuna inandığımız ve en önemlisi ağabeylerimizin açıklamalarını o dönemde görmemiş olmamızdan kaynaklı olarak her geçen gün yapının içerisine giriyorduk.
…
17-25 Aralık Süreci yeni yaşanmış. Köşk’ün mutfağında özel ders yapılıyor. Fatih Yağcı Sandalyenin üstüne çıkmış, ayakları sandalyenin oturma yerine temas edecek şekilde ilginç bir oturuşla oturuyor. Ders esnasında inanamayacağımız şu cümleyi söyledi “Arkadaşlar, Hocaefendiyi bitirmeye çalışıyorlar”
O gün o derste olan herkes bu konuşmaya şahittir. Bizatihi oradan ayrılan ve ayrılmayıp halen daha orada olan gençlerin büyük bir çoğunluğu da o söylenen cümleye şahittir. Yapı içerisinde ki ilk sorgulamamız orada başlıyor. O dönemde çoğu kişi fetoya bu şekilde hitap ettiği için çok ciddiye almıyoruz. Fakat 17-25 aralık sürecinden sonra böyle demesini de asla kabul edemiyoruz.
Aradan biraz zaman geçiyor. Özel dersteyiz. Fatih Yağcı şu ifadeleri kullanıyor “Benim validemi bilirsiniz çok mübarek birisidir. Geçen gün rüya görüyor. Rüyada Amerika’da büyük bir binamız var. Sözler Köşkü Amerika’yı kuruyoruz. Düşünsenize arkadaşlar washingtonda sözler köşkü binamız var!” Oradan ayrılan gençler olarak bu duruma ilk etapta anlam veremiyoruz. Fakat yapmış olduğu psikolojik baskılarla hepimiz bu hayale inanıyoruz. Amerika Merkezli bir bina açmanın masum (!) olduğunu düşünüyoruz. Art niyet aramıyoruz.
Aradan kısa bir zaman geçiyor. Sözler Köşkü Hanım Sorumlusu, Mert Yeşilyurt’a mesaj atıyor. “Mert kardeşim, Fatih Yağcı’nın babası samanyolu ile ilgili paylaşımlar yapıyor. abisinin paralel yapıyı destekliyici(henüz darbe olmamış) paylaşımları var, babasının da aynı şekilde. Lütfen kendisini uyarır mısın bu paylaşımları silsinler” diyor. Çünkü bunu ciddi olarak yaptıklarını o dönemde hiçbirimiz düşünmüyoruz. Kendilerini uyardıktan kısa bir süre sonra bu paylaşımlar kaldırılıyor. Fakat ne yazık ki, Yamanlar Koleji mezunu olan Fatih Yağcı’nın ablası ve eniştesi Fetö Firarisi olarak yurt dışına kaçıyor…
Devam edelim…
Fatih Yağcı Sözler Köşkü akademi adlı bir yayın kuruyor. Burada hanım kardeşlerimiz var. Bazı belirlenen erkek kardeşler, bu hanım kardeşlere ders veriyor. Fatih Yağcıya Mert Yeşilyurt “kendi eşimi de akademiye alabilir miyim” diye soruyor. “Alamazsın çünkü çok kıskanır” diyor. “Eşimin kıskanacağı ne yapıyoruz ki” diye düşünse bile bu isteğini kabul ediyor. Bu yayınlarda genç kızları sözler köşkü davasına bağlatmaya çalışıyoruz. Kız kardeşlerimizden bazıları ailesiyle tartışıyor, bazısı eşleriyle tartışıyor, bazısı okullarını bırakıyor. Hepsinin ortak bir davası var “Sözler Köşkü” Bu dava için ailelerinden ayrılmak zorunda kalanlar bile oldu. Nitekim Fatih Yağcı söz vermesine rağmen bu kişilere destek vermeyerek ortada bıraktı. Ne yapacağını bilemez halde ortada kalan kız kardeşlerimiz dahi oldu. Onlara sahip çıkılmadı. Zengin hanımlar, köşkte ki fenomenlerle evlendirildi. Fakir hanımlar sözde hizmet özde hezimet için kullanılıp atıldı… Hiçbir şey yapmasalar bile bu hanımların izzetleri ve şerefleriyle oynadıkları için hesaplarını veremeyecekler.
Yine bir gün Köşkün sosyal medya yüzleri bir araya gelmiş kendi aralarında konuşuyorlardı. Fenomenlerden biri “ben takipçilerimle evlenmem” dedi. Orada bulunan diğer fenomen nedenini sordu. Soruya “Benim takipçim benden önce Fatih Yağcı’dan hoşlanmış olabilir, Serkan Aktaş’tan hoşlanmış olabilir, Mehmet Yıldız’dan hoşlanmış olabilir o yüzden takipçilerimle asla evlenmem” cevabını verdi. Hepsi aynı cevap üzerinde hem fikir oldular. Orada oturan Bilal Çaylak “Ya hu siz nasıl adamlarsınız. Kendi takipçilerinizle evlenmem” diyorsunuz. “Öyleyse kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi neden ümmetin erkeklerine heba görüyorsunuz? Kendi hanımlarınıza istemediğiniz bir şeyi neden başka hanımlara reva görüyorsunuz? Bu bize yakışır mı? Öyleyse artık anlatılana değil anlatana hayranlık duyulacak hareketlerden vazgeçmemiz gerekiyor” diyor. Nitekim Bilal Çaylak ile araları o günden sonra bir daha da düzelmiyor.
Devam edelim…
İzmir Kitap fuarı… Serkan Aktaş kitap fuarına gelmiş. Dışarıda komünistler bizi rahatsız ediyor. Fatih Yağcıya meseleyi izah ediyoruz. Hanımların kitaplarına imza atmaktan bizle ilgilenmiyor bile. Ve inanın o kitap imzalatma olayı gerçekten şeriata muhalif bir şekilde cereyan ediyor. O genç kızlar, bu muhafazakar abilerinin gözlerinin içine aşkla bakıyor. Evet, Serkan Aktaş’ın dudaklarının değdiği bardağı satın almak istiyorum kaç para olursa olsun diyen hanımlar var. Şimdi diyeceksiniz ki istisnalar kaideyi bozar mı? Değerli okuyucu, bu tarz davranan hanımlar istisna değil çoğunluk… Çoğu maalesef muhafazakar medyatik gençlere gönlünü kaptırıyor. Bu kızların bir çoğu bu kişilerin posterlerini odalarına asıyor. Anlatana değil, anlatılana hayranlık duyuluyor… Bir Risale-i Nur vecizesine karşılık on dar gömleklerle tşörtlerle fotoğraflar atılıyor. İmzalama işlemleri yapıldıktan sonra Serkan Aktaş bana şu ifadeleri kullanıyor ” Beni iki kesim hiç sevmiyor. Biri Ateistler, Biri Nurcular” ve etrafta gülüşmeler başlıyor. Ateistleri ve nurcuları aynı cümlenin içinde kullanıp ortak paydada buluşturmak tarih boyunca bir tek serkan aktaşa nasip oluyor demek ki..
…
Fatih Yağcı bir video çekmiş. Konusu “MASTURBASYON’dan kurtulmak istiyor musun işte reçetesi”. Hatırlarsanız önce ki sayfalarda söylemiştik bizim bir kızlar akademi grubumuz vardı. Her video çekildiğinde Fatih Yağcı bu gruba paylaşıyor, bu grupta ki kızlar ise açtıkları fake hesaplarla videoyu herkese duyurmaya gayret ederdi. Saat gece 12… Kız hanım sorumlusuna “MASTURBASYON’dan kurtulmak ister misin işte reçetesi” videosunu atıyor. Bu videomuzu kızlara söyle her yerde paylaşsınlar baksana izlenmesine kaç izlenmiş?.. Hanım kızımız iffetinden ve edebinden hiçbir şey yazamıyor. Hatta utancından dolayı ağlıyor. Olaydan haberimiz oluyor. Sinirleniyoruz. Ama köşkte sıkı sıkıya “Fatih ağabeye mutlak itaat, müdebbire mutlak itaat” dersleri alıyoruz. Ne garip değil mi? Bediüzzaman hazretlerinin mutlak vekil talebesine itaat edilmez diyor ama kendisine itaat edilmesini istiyor, itaat etmeyenleri kovuyor!” Her ne kadar Fatih Yağcı gece hanımlarla konuşsa bile ağabeyimiz yanlış yapmaz diyoruz! Mutlak aldatıcıya mutlak itaat!
Bu arada bu akademide ki fake hesap açan kızlar ne yapıyor? Her birisi 5-10 arası fake hesaplarla bunların yorumlarına videolarına defalarca yorum yapıp trende çıkarmaya çalışıyor. Aynı zaman da sözler köşkü aleyhinde paylaşım atan biri olunca bu fake hesaplar yorum yağmuruna başlıyor. Ücretsiz trol hesapları diyebilirsiniz buna. Ücret yok çünkü Fatih Yağcıya göre “Fake hesap açıp bize saldıranlara karşı taarruz ederseniz Allah katında ki mükafatını alırsınız” diyor.
Sözler Köşkünden ayrılık serüvenimiz
Gördüğümüz yüzlerce yanlış var. Ama Fatih Yağcıyı seviyoruz. Hatta çocuğumuza onun ismini koyacak kadar çok seviyoruz. Ona güveniyoruz. Fakat her gün gözümüzün önünde birilerini harcıyor. Birilerini kovuyor gönderiyor. Gönderdiği kişileri hain ilan ederek taraftarlarını sadakate davet ediyor. Böylelikle içerde bulunan herkes “Bak o gitti haindi dünyaya daldı. Eğer bende gidersem bende hain olurum. Allah’ın şefkat tokatını yemiş olurum gitmemem gerekiyor” diyerek içerde kalıyor.
Sözler köşkü ofis ekibi var. Bu ofis ekibi My way islam gibi instagram hesaplarıyla online alışveriş siteleri oluşturuyorlar. Fenomenlere ücretsiz ürün göndererek reklamlarını yaptırıyorlar. Oradan para kazanıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam sadece bir hesaptan 30.000bin tl para kazanıyorlar. Yaklaşık 10 tane kuvvetli hesapları var. Ciddi bir gelir kaynağı oluşturuyor. Ofiste çalışanlara kapitalizmin köleliğinden daha büyük kölelik yaptırıyorlar. Ailelerinden sevdiklerinden uzaklaşan gençler bu ofiste bütün gün siparişler alıyor. Ücretsiz bir şekilde çalışıyorlar. Onların kazandığı paralarla Fatih Yağcı ve fenomenler youtube reklamları ve instagram reklamları yapıyor.
İş bu kadarla da kalmıyor tabi.. Dilenci gibi herkesten para topluyoruz. Yine bir gün Fatih Yağcı himmet grubunu toplamış. Kendince adlandırdığı tabir üzerine büyük başlar ve küçük başlar olarak ikiye ayırıyor. 1000Tl ve üzeri büyük baş, 1000 Tl ve altı küçük baş himmet grubunda kalıyor.
Büyük başlarla bizzat kendisi görüşüyor. Davayı anlatıyor gayeyi anlatıyor. Tek tek herkese himmet miktarı yazıyor. Diğer himmet miktarlarını söylememekle beraber Mert Yeşilyurt’tan örnek vermek gerekirse 2.000Tl himmet parası istiyor. Fakat 18 yaşında henüz çalışmayan bir öğrenci olduğu için bu parayı veremeyeceğini söylüyor. Öyleyse bilgisayarını sat diyor. Senin ailen esnaf git onlardan iste diyor. Köşke 2.000Tl’nin çok çok üzerinde para harcamış biri olarak “yok” lafından anlamaması moralini bozuyor. Mert gittikten sonra biri “Mert yok dedi ama eşine iphone 6 plus almış. Eşine veriyor da davamıza neden vermiyor” demişler. Birden çok kişi bu olaya şahit olmuş. Eşine aldığı telefon gözlerinde kalıyor. Nitekim bu himmet konuları bizi en çok düşündüren konuların başında geliyor.
İstanbul Aksaray’da bir ciğerci de oturup çorba içiyoruz. Fatih Yağcı 10.000Tl ye acil ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Bu parayı bulmamız gerektiğini söylüyor. Üzülüyor gibi görünüyor. Herkesin moralleri bozuluyor herkes üzülüyor. 10 dakika sonra biri sözler köşkü hesabına 10.000Tl gönderiyor. Fatih Yağcı tek tek herkese gönderiyor. “İşte bu Allah’ın bizimle beraber olduğunun göstergesidir” diyor. Saf olduğumuz için inanıyoruz. Bir, iki,üç sürekli tevafuk hikayeleri anlatıyor. Bir süre sonra bu tevafukların tevafuken değil de tasarrufen yapıldığını fark ediyoruz. Ve Fatih Yağcı’nın ifadesine göre 850.000Tl ye alınan Çankaya Sözler Köşkü binası mendil satan talebelerin paralarıyla alınıyor. Yani bize sürekli bunu anlatıyor. Evet kızdığınızın farkındayız fakat biz her seferinde her söylenene inanıyoruz!
Devam Edelim.
Gelirleri arttırmak isteyen Fatih Yağcı Kitap çıkarmayı düşünüyor. Kendilerine Nesil yayınlarından kitap çıkarma teklifi geliyor. Fatih Yağcı ve arkadaşları bu teklifi kabul edip kitapları sohbetlerden derleyip yazıyorlar. İyi para kazanınca da ikinci kitabı yazmaya niyetleniyor. Tabi daha önce kitap yazmadığı için ve kitap yazma kabiliyeti çokta iyi olmadığı için bu konuda yetenekli gördüğü bazı kişileri tespit ediyor. Kitap yazma konusunda En yetenekli gördüğü kişi olan Bilal Çaylak ile anlaşıyor. Ardından Rıdvan Havayasor’u da ekibe dahil ediyor. Ardından Mert Yeşilyurt’u da ekibe dahil ediyor. Ardından Mehmet Suçıkaran da dahil oluyor.Ayrıca bir hanım kardeş kitabın 100 sayfasını yazarken, diğer hanım kardeş kitapta düzeltmeler yapıyor. Kitapları ekip halinde biz yazıyoruz. Fatih Yağcı’nın ” ekipçe yazdık, Bende yazdım, onlar kontrol ettiler” iddiası yalandır. kitabın yaklaşık 96 sayfasını Mert Yeşilyurt, 100 sayfasını Sözler Köşkü hanım sorumlusu ve diğer arkadaşlar da geri kalan kısımlarını yazıyorlar
Dolayısıyla Fatih Yağcı bu kitabı kendi yazmadı. Kitabın Önsözünü de Mert Yeşilyurt yazıyor. En son baskıda çıkardı mı bilmiyoruz ama önceki baskılarda adı duruyordu.
Neyse bu kitaptan da iyi gelirler elde edince çok vakit kaybetmeden üçüncü kitaba geçti. Bu kitap için Bilal Çaylak ve Mert Yeşilyurt’u seçti. Uzun düşüncelerinin neticesinde Mert artık bu projede bulunmak istemediğini bunun etik bir şey olmadığını, insanları aldattığımızı söylüyor. Bunları söyledikten sonra Mert’i anlayışla karşıladığını belirtti. Fakat masadan kalktıktan sonra Bilal Çaylak ve diğerlerine “Mert Yeşilyurt egosundan dolayı kitabı yazmak istemedi. Onu köşkten yavaş yavaş soğutalım. Birden çıkmasın bize düşman olmasın. Kendiliğinden çıksın” dedi.
İşte o an insan şöyle bir düşünüyor;
Hayallerini, hedeflerini, gayelerini bir kenara bırakıyorsun… Bir adama inanıyorsun… Yüzlerce hata yapmasına rağmen inanıyorsun. Fakat o bir mendil gibi kullanıp atıyor, daha önce yüzlercesini kullandığı ve hatta “birini ne kadar kullanırsak o kadar kullanalım sonra gitsin” diyor.. Mert’leri, Mehmet’leri, Rezzanları Batuhanları ve yüzlercesini kullanıp atıyor. Bir mendil gibi..
Devam edelim
Bu yapılar ülke meselelerini siyaset olarak algıladıkları için her zaman mesafeli durmuştur. Gezi parkı olayları, dersane krizi, mit tırları krizi gibi ülkenin gündemini etkileyen tüm meselelerde her zaman sessiz kalmıştır. Seçim dönemlerinde Ak Partimiz seçimi kazandığında bizler sevinirken bu kişiler 4.Mesele adlı bölümü okuyup ” siyasi meselelere sevinmememiz gerektiğini bizlerin siyasetle işlerimiz olmadığını söylemektedir. Bu tabirler bize bir yerden tanıdık geliyor. Ülke meselelerine destek vermeyen bu yapılar, şahsi menfaatleri söz konusu olduğunda ise, bazı stkları ve parti gençlik kolları başkanlarına gidiyorlar. “Bakın bizim bu kadar takipçimiz var beraber organizasyon yapalım” deyip organizasyon ücretlerini o desteklemedikleri kişilere karşılattırıyorlar. Bu şekilde devam etmeleri sadece alt tabakaya değil, devletimizin en üst katlarına dahi zarar verecektir. Nitekim onlar her ne kadar devlet merciilerine mesafeli dursa da istediklerini elde ediyorlar-dı-.
Devam edelim
Sözler Köşkü ve Büyü
Sözler Köşkü hanım gruplarından bir hanım, sözler köşkü İstanbul ekibine yemek götürüyor. Bu kişi sürekli annesinin gördüğü rüyaları anlatıyor. Rüyasında bir gün Peygamber Efendimizi(sav), Hz.Ebubekir efendimizi, bir gün Hz.Ali efendimizi görüyor. Gördüğü mübarek zatlar sürekli sözler köşküne destek mesajları veriyor(!) Fakat garip bir şey oluyor. Hanım kardeşlerden biri yatağa düşüyor. Ayağa kalkacak hali kalmıyor. Peygamber Efendimiz(sav)’in soyundan geldiği için, seyyide olduğu için bir aile büyüğü tarafından uyarılıyor. Sana büyü yapılmış diyor.. Büyü yapan kişide bu kişidir diyip Fetocu yemek getiren kızın ismini veriyor. Mesele sonradan anlaşılıyor. Bu seyyide olan hanım kardeşimiz, sürekli yemekler getiren kişinin fetöcü olduğunu tespit ediyor. Fetocu olduğunu bildiği için kendisine büyü yapılıyor.
…
Evet yukarıda yazan her şeye şahidiz. Bu ve buna benzer onlarca şey yaşadık. Gerekli zamanlarda gerekli mercilere bildiklerimizi anlatacağız. “
Sözler köşkünden ayrılan gençler olarak bu meselelerle alakalı Fatih Yağcı’dan açıklama bekliyoruz. Bu meseleler toplumumuzda soru işaretleri oluşturmaktadır. Şeffaf bir şekilde açıklama yapmalarını istiyoruz. Bu milletin evlatları olarak 15 Temmuz’da can siperane mücadele ettik. Gazi olan arkadaşlarımız oldu. Bir daha böyle şeylerin yaşanmasını istemiyoruz. Eğer bu soruların cevabı varsa kendisinden bu cevapları istiyoruz. Bu yazıda ki içerik, her Türkiye Cumhuriyeti Vatandışının sahip olduğu düşünce özgürlüğü kapsamında soru yöneltmedir. Biz bu vatanın bir karış toprağı için canımızı veririz. Ülkemizin bekasını tüm menfaatlerden daha değerli görüyoruz. Fatih Yağcı, hem bizleri hemde onları takip eden herkesi bilgilendirsin istiyoruz. Sorularımıza cevap verilmesini istiyoruz. Allah devletimizi milletimizi ilelebet payidar eylesin. Amin.“
Evet; Mehmet Suçıkaran
Evet; Rezzan Tonçer
Evet; Batuhan Aydemir
Evet; Abdullah Akgün
Evet; Mert Yeşilyurt
Evet; Efe Akyaman
Evet; Ayhan Yiğit
Evet; Muhammed Erdem Bozkurt
Evet; Daha niceleri…
…
(1) http://fetogercekleri.com/cinayetler/muhsin-yazicioglu-suikasti/
(2) Coğrafi ve Zihinsel İşgalin Arka Planı Kuşatma syf: 311- Mustafa Güldağı
(3) https://www.milligazete.com.tr/haber/1060227/turklerin-elinden-kuran-i-kerimi-almadikca-onlari-yenemeyi
..